Para lazımdı, belki biraz da bira. Gelecek meblağnın
büyüklüğüne bağlıydı.
Her şey 3-4 ay önce başlamıştı. “Aynı evde yaşayalım.” dedi
bir gün. Sevinçle “Neden olmasın?” dedim. Yerin altında kalan, pencereleri
olmayan bi daireye taşındık. Haftalar geçti. Sıkıntıdan patlıyorduk, aşkımız ve
heycanımız gittikçe azalıyordu. Yine berbat fikirlerinden birini verdi:
“Hadi eskiden takıldığımız bara gidelim.”.
Gürültüyü unutmuştum, kalabalıktan da hoşlanmıyordum. Ama
oradaydık. Boş boş etrafa bakınıp dururken kampüste gördüğüm hatunla karşılaştı
gözlerim. Gülümseyip yanıma geldi.
-Seni hatırlıyorum. Ben Mona.
-Brida bende.
-Yalnız mısın?
(gözlerimle John’u işaret ettim)
-Brida, bize katılmak ister misiniz?
-Neden olmasın?
Uğursuz lafı söylememle olaylara dalmamız bir oldu. Masadan
burunlarına bir şeyler çekiyorlardı. Denedim, içime çektiğim an kafam acayip
kıyak oluyordu. John’un da hoşuna gitmişti. Bir daha yaptık. Sonra bir kere
daha. Gece böyle devam etti. Mona öbür gün yanıma gelip akşam gelmek ister
miyiz diye sordu ve biz yine gittik. Uzun süre gitmeyi sürdürdük. Gruptan
arkadaşlar edindik. İnsanlar çoğaldıkça maddelerde çoğaldı. Maddeler çoğaldıkça
heycanımız ve aşkımızda çoğaldı.
Her gece olduğu gibi o gecenin de sonunda eve geldik. John
düşünceliydi, birden öfkeyle bundan sonra oraya gitmiyceğimizi ve Mona’yla
ilişkimi kesmemi söyledi. Bardan kurtulduk ama krizler peşimizi bırakmıyordu.
Mona’ya durumu anlattım, tuvalatte bana verdiği minik haplarla idare ettim.
John durumu anladı. Harcamalarımı kontrol altına aldı. Mona’dan borç istedim ama
yetmedi. Bizim gruptan bi çocuğu çağırdı ve onun bana yardımcı olabileceğini
söyleyip gitti. Salak salak sırıtıyordu çocuk. İsmini unuttuğumu söyledim.
‘Önemi yok, durumu biliyorum; istediğini sana verebilmem
için istediğimi bana verebilmen gerekir. Belki bu gece John’a ailenle yemek
yiyeceğini söylersin ve bana gelirsin.’ Dedi.
Dediklerini yaptım. Hatta sonrasında da tüm dediklerini
yaptım. Para lazımdı, buna odaklıydım. Karşılığını aldım. Mona’ya olan borcumu
ödedim ve biraz tuvalette takıldım. Diğer gece John yaklaşmayı deniyordu bense
sürekli kaçıyordum.
-Neyin var senin?
-Regl oldum.
-Yalan söylüyosun. Ben senin her naneni bilirim.
-Yarına yetiştirmem gereken işler var.
İkna olmadan gidip uyudu.
Kes-yapıştır, kes-yapıştır, kes… Algım değişmişti gerçekten.
Saçlarını okşadım, yanağından öptüm. Ceketimi alıp geri dönmemek üzere gittim o
evden. Karşılığını veremeyecekti.